31 Mart 2011 Perşembe

Doğayı Kurtarmak İçin GreenPeace'ten Çarpıcı Reklamlar

Bu hafta çevre ile ilgili konulardan, reklamlardan ve örgütlerden devam ediyorum. Greenpeace Avrupa, Amerika, Asya ve Pasifik'te 40 ülkedeki varlığıyla kar amacı gütmeyen bir çevre kuruluşudur.


1971'den bu yana dünyanın dört bir yanında çevre katliamlarına karşı güçlü bir mücadele veren Greenpeace, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren çevre suçlarına karşı şiddet içermeyen, doğrudan eylemlerle duruşunu belirtir ve bunları basın aracılığıyla gündeme getirir. 


Küresel bir örgüt olarak Greenpeace, dünya üzerindeki en kritik konular üzerinde çalışmalar yürütüyor:
-Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması,
-İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi,
-Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi,
-Zehirli kimyasalların ortadan kaldırılması,
-Genleri ile oynanmış organizmaların doğaya bırakılmasının önlenmesi.


Ve Greenpeace tarafından hazırlanmış bazı görsel kampanyalar;

Bekleyen Gelecek.



Kesilen sadece ağaçlar değil.

Kış. Gittiğinde özleyeceksiniz.


Felaketi durdur.

Klasik ampüller çevreyi öldürüyor. 

Ne yediğinizi biliyor musunuz?

Küresel ısınma hepimizi etkileyecek.


30 Mart 2011 Çarşamba

WWF (World Wide Fund) Reklamları


WWF (World Wide Fund) dünyada 100 den fazla ülkede çalışmalar yürüten uluslararası bir doğa koruma kuruluşudur. Küresel ölçekte bir değişim yaratmaya, yeryüzünün en değerli yaşam alanlarını ve canlı türlerini korumayı hedeflemektedir. Bu konuda insanları bilinçlendirmek ve biyolojik çeşitliliği korumak adına bazı reklam kampanyaları yürütüyor. 
Tabiki WWF dışında da birçok örgüt ve kuruluş bu konuda çalışmalar yapıyor ama bugün WWF'nin bu reklam kampanyalarından bazılarını paylaşmak istiyorum.


Doğa geri dönüşümlü değildir. 



Yaşayan bir gezegen için.


Işığı açık bıraktığın zaman bedelini ödeyen tek sen değilsin.




25 Mart 2011 Cuma

T-Mobile Reklamları

Viral pazarlamayı en iyi şekilde kullanan ve kendine gerilla pazarlama teknikleri geliştiren Alman asıllı bir telekomünikasyon markası T-Mobile. "Hayat Paylaşmaktır." (Life's for sharing.) temalı reklam kampanyaları ile bir çok kişinin ilgisini çekti. 


15 Ocak 2009 tarihinde Liverpool Street Station'da düzenlenen kampanya.

27 Ekim 2010 tarihinde Heathrow Terminal 5'te düzenlenen kampanya.

Bunların yanında Budapeşte'de kendilerine düzenledikleri "canlı" Facebook platformu ile de insanların ilgisini çekmeyi başardıklarını düşünüyorum. Aslında bilgisayarınızın başındayken  T-Mobile'ın Facebook sayfasına giriyor ve duvarına bir şeyler yazıyorsunuz. Platformun arkasındaki 20 kişilik ekip ise sizin bu yazdıklarınızı platforma uygun hale getiriyor. Her post için hazırladıkları dikdörtgen plakalara önce post sahibinin resmini çiziyor ardından yazıları plakalara aktarıyorlar. 3 kişilik başka bir ekip ise bu plakaların yenilerini üste yerleştirirken eskileri de çıkartıyorlar.


24 Mart 2011 Perşembe

Yüzyılın Küçük Tanrıları

Uzun bir aradan sonra yeni yazılarımla tekrar buradayım - blogum ile ilgili desteğimi de almış olmanın mutluluğu var bugün:) - . Beni yakından tanıyanların bildiği gibi Salı günü artık Ankara'ya doğru yol alıyorum komple, orada bloguma daha çok vakit ayırabileceğimi düşünüyorum, yeni yazılarımla ve ders anlatımlarıyla bol bol görüşmeyi umuyorum.


Neyse başlıkta yüzyılın küçük tanrıları dedim, markalar. Onlar, ürünlerin ruhu, kalitelerin damgasıdır. Bir kazağı diğer binlercesinin içinden sıyıran, kadehe koyulan şarabın tadını denemeden bilmemizi sağlayan, daha pahalı olmasına rağmen otomobilinizin anahtarını mutlulukla tutma nedenleriniz.


"Markalar yaşamın kumaşının bir parçasıdır." der reklam ustası David Ogilvy. Hayatımızın keyifli dakikalarını, gösterişli zamanlarını, en heyecanlı anlarını ya da belkide en sıradanlarını beraber geçiririz; yeri geldiğinde bizi ayırt eder, yeri geldiğinde söze gerek kalmadan varlığıyla kişiyi var eder. Elbette eleştirmeden hakkında konuşmak zor, ama şunu da kabul etmek gerekir ki, onlar, gözümüzü açtığımız andan kapattığımız ana kadar hayatımıza eşlik edenlerin genel adı. Uyanmak için bardağa koyulan kahvenin yanında yenilen kekin, koşuştururken ayakların altında ritme ayak uyduran spor ayakkabının, şık bir davette parıldayan bir çift stilettonun aslında birer "marka" olduğunu düşünün. 


İsmin, kelimelerin, sembollerin, dizaynın, ürünün taşıdığı değerlerin ve temsil ettiklerinin bir kombinasyonudur marka. Bunun yanında ürünün rakiplerinden ayrılmasını sağlayan en temel ayrıştırıcıdır. Derginizin sayfalarını çevirin, televizyonu açın ya da sokağa sıkın ve billboardlara bakın. Günün ve şehrin her bir köşesi vaatlerle dolu. Markanın ismi güven demektir, standarttır. Bazen pahalıdır; çünkü markanın sattığı sadece ürün değil, aynı zamanda temsil ettikleridir. Bir marka aldığınızda bazen psikolojik tatmin, bazen statü, bazen bir hayal, bazen giriş izni, bazense keyif alırsınız. 


Markaların hayatımızdaki yerini en iyi anlatan filmlerden biri : 
The Devil Wears Prada - Şeytan Marka Giyer


Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Garbaçov Louis Vuitton çantasıyla, Berlin Duvarı'nın kalıntılarının önünden geçiyor. Bir marka, mesajını ancak bu kadar güçlü verebilirdi.




Marka Güven Demektir


Özünüzün farklılığını ortaya koymak için, bazen mesajını direkt ve kesin veren, inandırıcı ve kendini dinletebilecek kadar da ilgi çekici bir markadan yardım aldığınızı reddedebilir misiniz? Onların önceden yarattıkları ruhu kendimize katarız. Ne de olsa marka olmak kolay değildir. Aceleye gelmez. Birinin sevgi ve bağlılığını kazanmak ne kadar zorsa, markanın, tüketicinin sevgi ve bağlılığını kazanması da öyle zordur. Ama bir kere kazanınca, artık ona ve vaat ettiklerine güvenebilirsiniz.

16 Mart 2011 Çarşamba

ETİ İle Küçük Mutluluklar

50. kuruluş yılını kutlamaları kapsamında ürünleriyle hayata küçük mutluluklar katan ETİ, Türkiye'nin farklı şehirlerinde, beklenmedik anlarda küçük mutluluklar yaşatacağı sürpriz etkinlikler planladı. Bu planları hayata geçirmek için ETİ Mutluluk Gönüllüleri isimli bir ekip kuran ETİ, ilk sürprizini 30 yıldır kar yüzü görmeyen Mersin'de gerçekleştirdi ve kar yağdırdı. 2 ay süren hazırlık çalışmaları sonucunda gerçekleşen etkinlikte yaklaşık 120 ton kar Toros Dağları'ndan Mersin Barış Meydanı'na getirildi. 


Etkinlikte Mersinlilerin coşkusuna ortak olan ETİ İcra Kurulu Başkanı Tuncer Akgün "50. kuruluş yılımızı klasik tarzdaki kutlamalardan farklılaştırmak istedik. Ürünlerimizde yaşattığımız 50 yıllık mutluluk hikayesini, sürprizlerimiz ile şaşırtacağımız ve mutluluklar yaşatacağımız etkinlikler ile kutlayacağız. Bu amaçla ETİ Mutluluk Gönüllüleri adını verdiğimiz bir ekip oluşturduk. Kutlamalarımız kapsamında gidilecek lokasyon, coğrafya, koşullar ve sahip olunan imkanlar nedeniyle o mekanda ya da bölgede şimdiye kadar yapılmamış 'ilk'ler içeren etkinlikler gerçekleştireceğiz ancak temeldeki çıkış noktamız sürpriz mutluluklar yaşatmak olacak." dedi.

  
ETİ Mutluluk Gönüllüleri, ilerleyen günlerde de yepyeni sürprizlerle Türkiye'nin dört bir yanını dolaşarak, beklenmedik anlarda karşımıza çıkan mutlulukların değerini bir kez daha hatırlatacak.

Bunu yaparken de ETİ marka olarak farklılığını ortaya koyuyor, kendi pazarlamasını, reklamını yapıyor. 50. yıl kutlamaları olarak verilecek belki bir davetten veya toplantıdan daha çok tanıtımı ve hedef kitlelerine ulaşmayı başarıyor. 


Başka nasıl bu kadar kolay resimdeki o küçük çocuğa ulaşabilirlerdi ki :) 
Sıradaki küçük mutlulukları bekliyoruz :)

15 Mart 2011 Salı

Cannes Lions International Advertising Festival

Önümüzdeki günlerde 58. si düzenlenecek olan Cannes Lion nedir?


Her yıl Fransa'nın Cannes şehrinde düzenlenen reklamcılık festivalidir Cannes Lions. Festivalde özellikle 28-30 yaş ve altı için yaratıcı reklam yarışması düzenleniyor aynı zamanda bütün dünyadan reklamlar en iyisi olmak için yarışıyorlar. 2010 yılı festivalinde Türkiye outdoor kategorisinde 11 ödül kazandı. Bu ödülleri DDB&Co ve Leo Burnett İstanbul paylaştılar. Radyo kategorisindeki tek bronz ödülü ise Leo Burnett kazandı. İşte o çalışmalar bazı örnekler.


DDB&CO ekibine Gold Lion'ı kazandıran açıkhava çalışması


WWF için DDB&CO tarafından hazırlanmış ve Silver Lion kazandıran çalışma





Persil, Audi Turkey Dogus Otomotiv, Atas Atm-Dış Ticaret için DDB&CO tarafından hazırlanmış ve Bronze Lion kazandıran çalışmalar


Istanbul Toy Museum için Leo Burnett Agency tarafından hazırlanmış ve Bronze Lion kazandıran çalışma

2010 yılı diğer kazananlarına buradan ulaşabilirsiniz. 

13 Mart 2011 Pazar

2011 Türkiye Tanıtım Reklamları

Türkiye'nin bu yılki tanıtımında rakip ülkelerden farklılığı, ürün üstünlüğü ve çeşitliliğini vurgulayacak bir strateji izlenmiş, başarılı çalışmalar ortaya çıkmış. Kampanyada Türkiye'nin sunduğu yaşam tarzının ve eşsiz seyahat deneyiminin altı çizilmiş. Umuyoruz ki bu sene çalışmalar başarılı bulunur ve turizme katkı sağlar. Lafı fazla uzatmadan tanıtım afişlerini görelim.

























11 Mart 2011 Cuma

Yardım Örgütleri

Bugün 11 Mart 2011.


Bugün Japonya'nın 8.9 ile sarsıldığı fakat bununla bitmeyen tsunami ve yangınlarla da başa çıkmaya çalıştığı gün.
Filmleri andıran görüntülerle uyandık bugün. Hepimizin bildiği gibi Türkiye de deprem kuşağı bölgesinde yer alıyor. Bunu yakın tarihte, 1999'da yaşadık, bunun üzerine deprem konusunda bilinçlendirme için bir çok çalışma yapıldı, seminerler verildi, bu kampanyalardan bazılarını unutmamak adına paylaşmak istiyorum. O günü yaşayan insanlar için unutmak imkansız, ama ülkemizde maalesef bir olay olduğunda, bir felaket yaşandığında üzerine düşülüyor bazı şeylerin, sanki bir daha yaşanmayacakmış gibi. Biz unutmayalım, unutturmayalım. 


Bunun için de reklamlar, kampanyalar insanların aklında yer edebilmek için büyük önem taşıyor. Red Cross'un bazı çalışmalarını paylaşarak yazıma son veriyorum bugünlük. 


Çin'de meydana gelen felaketlerin ardından Red Cross'un 
insanları bağışa teşvik etmeye çalkıştıkları projeler.





Amerika Red Cross'un her an başınıza gelebilir temalı, popüler meydanlarda, 
popüler yerlerin yıkılmış hallerini vurguladığı çalışmalar.